Türkiye’nin Demiryolu Ağı: Mevcut Durum, Gelişim Süreci ve Gelecek Perspektifi

Kategori: Logistical, Sayı 22 | 0

Küresel ölçekte artan çevresel kaygılar, enerji verimliliği arayışları ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri, ulaşım sistemlerinin dönüşümünü kaçınılmaz kılmaktadır. Bu dönüşümde demiryolu taşımacılığı, sunduğu çevreci, güvenli ve ekonomik avantajlarla ön plana çıkmaktadır. Türkiye de bu küresel eğilimlere uyum sağlama yolunda önemli adımlar atmakta; altyapı yatırımları, mevzuat reformları ve entegrasyon projeleriyle demiryolu ağını yeniden şekillendirmektedir.

Türkiye, jeostratejik konumu sayesinde doğu ile batı arasında doğal bir köprü işlevi görmekte ve bu avantajını demiryolu taşımacılığı alanında değerlendirme yönünde son yıllarda önemli adımlar atmaktadır. Özellikle yük taşımacılığı açısından çevreci, güvenli ve ekonomik bir seçenek sunan demiryolu sektörü; altyapı yatırımları, mevzuat düzenlemeleri ve stratejik planlamalarla ciddi bir dönüşüm sürecine girmiştir.

Avrupa Birliği’nin Aralık 2019’da açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2050 yılına kadar kıtanın iklim-nötr hale gelmesini hedeflemektedir. Bu doğrultuda hayata geçirilen Sınırda Düzenleme Mekanizması (SKDM), ihracat yapan ülkeler için karbon salımını azaltmayı ekonomik ve ticari bir zorunluluk haline getirmiştir. Aynı zamanda, AB’nin 2021–2027 dönemini kapsayan ve toplam 300 milyar Euro’luk yatırımı içeren “Küresel Geçit (Global Gateway)” projesi, sürdürülebilir ulaştırma, enerji ve dijital altyapılara öncelik vermektedir.

Türkiye de bu küresel gelişmelere paralel olarak hazırlanan 11. ve 12. Kalkınma Planları ile ulaştırma sisteminde intermodal ve multimodal taşımacılığı teşvik etmekte; demiryolu ve denizyolu taşımacılığının payını artırarak entegre ve sürdürülebilir bir ulaşım ağı kurmayı hedeflemektedir.

2023 yılı itibarıyla Türkiye’nin toplam demiryolu ağı uzunluğu 13.919 kilometreye ulaşmıştır. Bu hattın:

  • .252 km’si yüksek hızlı tren (YHT),
  • 11.590 km’si konvansiyonel hat,
  • Kalan kısmı ise şehir içi raylı sistemlerden oluşmaktadır.

Modernizasyon çalışmaları kapsamında, 3.064 kilometrelik hat elektrikli hale getirilmiş, 2.854 kilometrelik hat ise sinyalli sisteme kavuşturulmuştur. Bu veriler, demiryolu altyapısına verilen önemi ve yapılan yatırımların büyüklüğünü ortaya koymaktadır.

Demiryolu taşımacılığının etkinliğini artırmak adına limanlar, organize sanayi bölgeleri (OSB), yük merkezleri ve sınır kapılarına yönelik iltisak hatlarının geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. 2023 itibarıyla demiryolu bağlantılı 13 lojistik merkez faaliyete geçmiş, 9 merkezin inşası ise sürmektedir. Bu merkezler; kara, deniz, hava ve demiryolu taşımacılığını entegre ederek taşımacılık maliyetlerini düşürmekte, çevresel etkileri azaltmakta ve Türkiye’nin lojistik kabiliyetlerini küresel rekabet düzeyine taşımaktadır.

Demiryolu taşımacılığı, sürdürülebilirlik açısından karayoluna kıyasla birçok avantaj sunmaktadır:

  • Daha düşük karbon salımı,
  • Daha az enerji tüketimi,
  • Trafik kazalarının azaltılması.

Aynı zamanda büyük hacimli yüklerin uzun mesafelerde ekonomik biçimde taşınmasına olanak tanıyan demiryolu, multimodal taşımacılığın da temel yapı taşıdır. Karayolu trafiğini azaltması ve emisyonları düşürmesi nedeniyle, iklim dostu lojistik çözümler içerisinde öncelikli konuma sahiptir.

T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hazırlanan 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı, demiryolu sektörünün önümüzdeki yıllarda izleyeceği yol haritasını çizmektedir. Bu plana göre:

  • Yük taşımacılığı payı %5,08’den %21,93’e çıkarılacak,
  • Taşınan yıllık yük miktarı 55 milyon tondan 448 milyon tona ulaşacak,
  • 8.554 km yeni demiryolu hattı inşa edilecek,

Enerji ihtiyacının %35’i yenilenebilir kaynaklardan sağlanacak.

Yeni hatların dağılımı şu şekildedir:

  • 6.196 km hızlı tren,
  • 1.474 km konvansiyonel hat,
  • 622 km yüksek hızlı tren,
  • 262 km çok yüksek hızlı tren.

Ayrıca Kapıkule–Ankara–Mersin ve Ankara–Zengazur hatlarının RO-LA taşımacılığına uygun hale getirilerek multimodal altyapının güçlendirilmesi hedeflenmektedir.

2013 yılında yürürlüğe giren 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun ile sektörde kamu tekeli sona ermiş, özel sektörün demiryolu taşımacılığı faaliyetlerine katılımının önü açılmıştır. Bu düzenleme sayesinde özel şirketler TCDD altyapısını kullanarak kendi lokomotif ve vagonlarıyla taşımacılık yapabilecek, sektörde rekabet artarak hizmet kalitesi yükselebilecektir.

Türkiye’nin demiryolu vizyonunun bir diğer önemli ayağını uluslararası bağlantılar oluşturmaktadır. Özellikle Bakü–Tiflis–Kars hattı sayesinde Asya ile Avrupa arasında kesintisiz yük taşımacılığı mümkün hale gelmiştir. Bu hat, Orta Koridor üzerinden Çin’den Avrupa’ya uzanan alternatif bir rota olarak Türkiye’nin lojistik değerini artırmaktadır.

Türkiye, demiryolu taşımacılığı alanında attığı adımlarla hem ulusal ulaşım sistemini geliştirmekte hem de bölgesel ölçekte daha etkin bir lojistik yapıya ulaşmayı hedeflemektedir. Sürdürülebilirlik, verimlilik ve entegrasyon odağında şekillenen demiryolu politikaları, çevreci ve teknolojik çözümlerle desteklenen bir ulaşım altyapısının oluşturulmasına zemin hazırlamaktadır. Bu gelişmeler, Türkiye’nin 2053 vizyonuna uyumlu olarak demiryolu taşımacılığının stratejik önemini artırmaktadır.

Nükhet Işıkoğlu

Demiryolu Taşımacılığı Derneği Genel Müdürü