Film İncelemesi: The Founder

Kategori: Sayı 18 | 0

FİLM İNCELEMESİ: THE FOUNDER

    Amerikan fastfood yemek kültürünün dev ismi olan MCDONALD’S ‘ın nasıl kurulduğundan biraz bahsetmeye ne dersiniz?

2016 yılında hayata geçirilen ve Amerikan girişimcilik kültürünü yansıtan bu biyografi filminin yönetmen koltuğunda JHON Lee Hancock oturmaktadır.

Her şey sürekli iş kovalayan, yeni fikirlere daima açık, girişimci bir karaktere sahip RAY Kroc ’ın 1954 yılında milkshake karıştırıcısı satabilmek amacıyla uğradığı fastfood restoranlarıyla başlar. Pes etmeden ürününü restoran sahiplerine pazarlamaya çalışan Ray’in yolu bir gün San Bernardio’daki işlek ve sıradanın ötesindeki bir restorana düşer. Richard ve Maruice kardeşlerin ortak hayalleriyle kurup, santimi santimine içindeki düzeni düşüp tasarladığı restoranın daha girişindeki insan kalabalığını, gıdayı tüketim şeklini ve son olarak da işletim biçimini görür görmez şaşkına döner.

Kardeşlerin Ray’i mutfağa davet etmesiyle çalışanların üstün hızı, mutfağın son derece temiz olması , hamburgerde bulunan ürünlerin miktarındaki titizlik, sırf soslar için geliştirilmiş olan makineler, siparişlerin arabalara gitmemesi onun yerine müşterilerin kendilerinin gelip siparişlerini alması, tabak, çatal kullanılmamasıyla edinilen kar, müşterilerin çoğunlukla tercih ettiği ürünlerin satışına yoğunluk verilmesi ve 30 dakika yerine 30 saniyede siparişin müşteriye ulaştığını kardeşlerden duyan Ray, adeta büyülenmiştir. Ve o an aklında sadece iki kelime vardır: Sahip olmak!

Ray Krock geldiği yerde bu tarz bir konseptle işletilen bir restoranla hiç karşılaşmamasıyla bu fastfood restoranının farklı yerlerde de şubelerini açmak ister. Bunun için McDonald kardeşleri ikna etmek için kolları sıvar. Başlarda bu konuya olumlu yaklaşmayan kardeşler, bir süre içinde Ray’le anlaşır.

Bunun üzerine başkarakterimiz Ray, ilk zamanlar kredi bulma konusunda sıkıntılar çekse de kararından vazgeçmeye hiç de niyetli değildir. Bunun için evini dahi ipotek ettirmeyi kabul etmiş olan Ray Kroc, zekâsı, bitmek bilmeyen hırs ve arzularının eseriyle hızla birçok yerde şube açmış bulunur. Ellerinden geldiğince bu hızla yayılmaya karşı direnmeye çalışan McDonald kardeşler, aslında ne kadar başarılı bir buluşa imza attıklarından dahi bihaberdirler.

Ray ise bu harika fikri geliştirmiş ve daha geniş bir kitleye hizmet vermeyi amaçlamıştır. Yeni şubeler için işletmeci kişiler bulan Ray, işletmeci kişilerin bu işi sadece bir yatırımdan öte görmeyip restoranı oldukça kötü şekilde işletince Ray bu duruma müdahale eder ve daha sorumluluk sahibi, işini önemseyen birbirleriyle uyumlu karı-kocaları işe alır. Bu sayede restoranlardan daha verimli bir sonuç aldığını fark eder. Ve böylece yeni açılan şubeler oldukça Ray uygun işletmeci çift arayışlarına düşer.

 

Ancak bir sorun vardır ki her ne kadar yeni şubeler açılsa da giderler çok fazladır ve Ray’in aldığı pay yetersiz gelir kendisine. Artık bir yerlerden kısarken bir yandan da restoranın konseptine aykırı bir tutum sergilemeden kar güdeceği çözümler bulmalıdır. Dondurucuların elektrik masrafından tasarruf etmek amacıyla konu iş olunca risk almaktan çekinmeyen Ray, milkshakeler için hazır toz kullanmaya karar verir. Geleneksel işletim biçiminden yana olan McDonald kardeşler, bu fikre de son derece karşı çıkarlar. Ancak Ray Kroc hiç de onları dinleyecek gibi değildir ve tüm şubelerde aynı anda hazır toz kullanımını başlatır. Kardeşler duydukları gelişmelerle sinirden köpürseler de Ray’den kolay kolay kurtulamayacaklarının bilincindedirler.

Hayat Ray Kroc ve bir finansçı olan Harry Sonneborn’u karşı karşıya getirir. Ray Kroc’ un başardığı işten son derece etkilendiğinden ve Rey’e, kendisinin bir işletmeciden de öte olduğunu bahseder ve Rey’e bir teklifte bulunur. Ray’in arsalar satın almasını ve şubeleri bu arsalar üzerinden işleterek McDonald kardeşleri geri dönüşü olmayacak bir yenilgiye uğratacak stratejik fikri Rey’e sunar. Ray Kroc, McDonald kardeşlerin de işlettiği tek restoranın da arsasını satın alarak öldürücü darbeyi atar.

McDonald kardeşler her ne kadar geç kalmış olsalar da Ray’in bu hızla büyüme işine son verip şirketi Ray’in elinden almaya çalışırlar. Ancak nafile…

Ray, yeni açılan şubelere McDonald’s’la aynı ismi verir ancak McDonald kardeşler her ne kadar hoşnut olmasalar da Ray Kroc’ un kurduğu restoran zinciri ve emlak gelirlerinden ötürü kendilerinden daha fazla zengin hale geldiğini bildiklerinden ona dava açmazlar. Bir süre sonra da Ray Kroc kardeşlerle anlaşmak için masa başına geçer ve para karşılığında isim hakkını talep eder.

Başta kardeşlerin sahip olduğu tek şube onlarda kalır ancak kısa süre sonra şirket, kendi arazileri içinde kendilerine ait olan ismi kullanmamalarını bunun yerine farklı bir isimle işlerini sürdürmelerini talep eder. İsim değişikliğinden kısa süre Sonra McDonald kardeşlerin restoranı batarken yeni kurulan McDonald’s restoranları başta Amerika olmak üzere dünyanın dört bir yanına hizmet vermektedir.

THE FOUNDER Film Analizi:

 

McDonald kardeşlerin devrim niteliğinde 30 dakika yerine sadece 30 saniyede siparişlerin hazır hale gelmesini sağladığı teknik, Ray Kroc’ un bu seri üretim tekniğini geliştirip kullanarak yeni şubeler açması, Joan Smith’ in giderleri kısmak adına milkshakeler için hazır toz paketlerini önermesi ve Harry Sonneborn’ un McDonald’s’ı fastfood restoranlarından öte bir emlak devine dönüştürme öyküsü. Dev bir fastfood zinciri ve bugünlere dek ün salmış olmasında büyük katkıları olan birçok isim…

McDonald kardeşler harika bir buluşa imza atmışlar ancak geleneksel yaklaşımları, risk almaya tereddütle yaklaşmaları ve hatta gerekmedikçe almamayı tercih etmelerine rağmen yolları Ray Kroc ile kesişir ve Ray hiç de onlarla aynı fikirde olacak gibi değildir.

Ray, kardeşlere kıyasla son derece hırslı, azimli ve gözü karadır. Onun bu özellikleri de McDonald’s’ ın dünya çapında bir ün salmasını sağlamıştır. Bu nedenle McDonald’s’ ın bugünlere dek gelmesinde Ray Kroc’ un katkıları son derece büyüktür.

Bu filmde Ray Kroc’ un yılmadan, azmederek, sürekli üzerine bir şeyler ekleyerek bir fastfood zinciri kurma öyküsüne tanık oluyoruz.

Her birimizin irili ufaklı hayalleri vardır elbette. Önemli olan o hayallere bağlılığımız, onlar uğruna aldığımız riskler ve ne kadar kararlı olabileceğimizdir. Bizim, hayal ve hedeflerimiz arasında bulunan mesafeyi çetrefilli bir yola veya akıp giden bir dereye çevirecek olan üç etken bunlardır. Oldukça keyif alarak izlediğim bu filmden çıkarımım bu yöndedir.

                                                                                                                                                                  ROZERİN GÜL