Intermodal

Kategori: Logistical, Sayı 20 | 0

Eski çağlardan bu yana her gelişmeyle ilintili büyüyen, kademeli şekilde ilerlemeyi sürdüren ve mevcut dünyanın en önemli meslek alanlarından biri konumuna gelmiş olan lojistik; tekerleğin icadından, sanayi devriminin açtığı çığırla birlikte gelişmelerine devam etmiş, günümüzde ise küresel mercekte ekonominin ve tedarik zincirinin ilerlemesinde yapı taşı hâline gelmiştir. Artan talepler market telaşını gittikçe körüklerken; doğru ürünün, doğru fiyata, doğru zamanda, doğru biçimde, doğru kaynaktan, doğru yola olan serüveni gittikçe önem arz etmeye başlamıştır. İstek arttıkça var olan lojistik sektörü büyümüş, hem alıcı hem de gönderici çıkarı adına yeni gelişmeler yaşanmış ve hâlâ daha yaşanmaktadır. 

Zaman, lojistiğin en büyük unsurlarından biridir. Bir işletme, sektörde muntazam işler başarmak kanaatinde ise lojistik alanında zamanı iyi koordine edebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Lojistik kulvarında bu soruna en iyi çözümlerden birisi de intermodal taşımacılıktır. Kulağa tanıdık bir terim olarak gelmiyor olsa da kapıya teslim edilen her kargo, intermodal taşımacılığın ufak birer örneği olmaktadır. 

Her bir taşıma modunun belli avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Denizyolu; tonaj ve maliyet açısından avantajlı konumdayken, lojistiğin yedi bileşeni olan zaman unsurunu göz önünde bulundurduğumuzda diğer taşıma modlarına kıyasla sınıfta kalmaktadır. Aksine havayolu taşımacılığı zaman konusunda daha avantajlı olmasına rağmen maliyet konusunda denizyolu taşımacılığıdan daha kabarık bir hesap çıkarmaktadır. Karayolu taşımacılığı esnek ve bir o kadar da hızlı bir taşıma modudur. Aynı zamanda kapıdan kapıya taşımacılık yapılabilmesi için temel unsur sayılmaktadır. Fakat ton/km başına tüketilen enerji maliyetlerinin yüksek olması, pahalı altyapı yatırımları, kaza oranları, tıkanıklıklar, çevre kirliliği gibi olumsuz yönleri de bulunmaktadır. Demiryolu taşımacılığı ise çevre dostu ve daha az enerji gideri sağlamasına rağmen hâlâ gelişmekte olan, yeterli ağa sahip olamayan, büyümesini tam anlamıyla tamamlayamamış bir taşıma modu olarak bilinmektedir. Bir taşıma moduyla ürünleri doğru kaynaktan, doğru yere ulaştırmak hem artıları hem eksileri barındıran bir durumdur. Sayılan bütün bu avantajları bir araya getirme amacıyla yola çıkıldığında ortaya çıkan yöntem: intermodal taşımacılık. 

Kısacası bir ürünün, alıcıya kadar olan serüveninde bulunan dezavantajları minimize edebilmek adına en az iki taşıma modu aracılığı ile aralarında süregelen yol boyunca, belirli rotalarda değişim yaparak nakliye edilmesine olanak sağlıyor. Böylece intermodal taşımacılık, çözümü zor çeşitli problemlere deva oluyor. Trafik sıkışıklığı, trafik kazaları, çevre ve gürültü kirliliği gibi pek çok sorunun da önüne geçmeyi başaran intermodal taşımacılık farklı taşıma modlarının üstün taraflarını entegre ederek alıcıya en kaliteli ürün nakliyesini sağlıyor.

İntermodal taşımacılığın büyümesinde en büyük rol oynayan taşıma modlarından birisi de demiryoludur. Karayolu ve demiryolu taşımacılığının beraber yürütüldüğü operasyonlarda zaman ve maliyet açısından kazanılan kâr çok büyüktür. Bunun en önemli nedenlerinden biri, açık vagonlar üzerine treyler ya da konteyner konularak ulaşımın gerçekleştirilmesidir. 

İntermodal taşımacılık, tarihte ilk kez karşımıza konteyner taşımacılığının revaçta olduğu 1960’lı yıllarda çıkmıştır. İşletmeler; kendi yetiştirdikleri sebzeleri, tahılları ve daha birçok ürünü bozulmadan, düşük maliyetli bir şekilde ulaştırma arzusu ile tüketicilere ürünü en az iki taşıma modu kullanarak sunmuşlardı. Bu durum, lojistik sektöründe konteynere dayalı taşımanın önemini gözler önüne sermektedir. 

İntermodal taşımacılığının en önemli iki unsurundan biri, yükleri iyi konsolide edebilmektir. Olabildiğince küçük çaplı ürünleri bir araya toplayarak büyük dağıtım partileri oluşturan bu sistem, taşıma sürecini kolaylaştırarak ölçek tasarrufu sağlamaktadır. Bir diğer önemli unsurlardan birisi ise terminaller olarak bilinmektedir. Ürünlerin elleçlendiği bu noktada, intermodal taşımacılık yapan firma için sadece araç değişikliği meydana gelmekte. Böylece ürünleri elleçlemek için zaman kaybı söz konusu olmamaktadır. Bir taşıma modundan diğerine transferin gerçekleştiği terminaller büyük önem arz eder ve terminallerin rota boyunca çokluğu nakliye işlemini kolaylaştırmaktadır. Bu iki unsur doğru işlendiğinde entegrasyon, taşıma işlemi boyunca kâr marjını arttırmak isteyen işletmelere ekonomik açıdan katkı sağlamaktadır.

Türkiye sınırları içerisindeyse ulaşım karayolu ağırlıklıdır. Diğer taşıma modları, karayoluna göre daha az tercih edilmektedir. Bu durum Türkiye’de olduğu gibi birçok ülkede de bu şekilde gelişmektedir. Karayolu ne kadar gelişmiş bir ulaşım ağı ve kapıdan kapıya sorunsuz teslim sunsa da hem çevre, hem de taşıyıcı adına büyük riskler oluşturabilecek bir taşıma modu olmaktadır. Bu nedenle ülkemizde çoğunlukla karayolunu, demiryolu ve denizyolu ile entegre etmektedirler. 

Tedarik zincirinin önemli bir yapı taşı olan taşımacılık, ekonominin vazgeçilmez bir unsurudur. Taşımacılık faaliyeti ve ekonomik büyüme birbiri ile doğrudan bağlantılıdır. Dört tarafı denizlerle çevrili kıtamızda deniz yolundan daha maliyetli olan karayolu kullanımı ise %89,41 gibi bir oranla hâlâ revaçtadır. Ülkemizde yurt içi taşımacılık faaliyetlerinde demiryolu, denizyolu ve iç su yolları önemli bir potansiyele sahip olmasına karşın mevcut potansiyeller yeterince kullanılmamaktadır. Bu durum ise dengesiz, pahalı, çevreye duyarsız ve yeterince etkin olmayan bir ulaştırma sistemini oluşturmakta ve önemli sorunlara neden olmaktadır. Ülkemizde intermodal taşımacılığın en büyük örneği, iç suyolu olan Van Gölü’nde yapılmaktadır.

İntermodal taşımacılığın avantajları kadar dezavantajları da bulunmaktadır. Eksilerinden biri de söz ettiğimiz taşıma sisteminin ince bir plan, istikrar ve disiplin gerektirmesidir. Bu azmi transfer boyunca korumak ve her detayına uygun davranmak güç bir durum olmaktadır. Aynı zamanda ürünlerin elleçlenmeden taşınması gereken kapları standart ölçülerde üretildiğinden, bazı durumlarda boyutuna uygun kaplar tahsil edilemeyen yükler bulunmaktadır. İntermodal taşımacılık, sürdürülebilmesi için kendi ekipmanlarına ve kendi teknolojisine ihtiyaç duyan bir çalışma alanıdır. Bunları tedarik etmek ve sürdürebilmek işletmeleri hayli zorlamaktadır. En sonunda bu taşıma sistemini devamlı olarak kullanabilmek için sağlam ve son teknoloji altyapılarının oluşturulması gerekmektedir. Bu durum, çoğu işletmeyi mali açıdan zorlayıcı bir duruma sokmaktadır. 

Lojistik sektörü, gelişen bu dünyada intermodal taşımacılık gibi değerli sistemleri içerisinde barındıran; işletme ve alıcı ihtiyacını karşılayan bir alan olma durumunu koruyarak, tedarik zincirinin parlayan yıldızı unvanını hak etmedir.

Zeynep KURHAN