Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının merkezinde olup her üç kıtaya da yakın olması sebebiyle bir lojistik üssün kuruluş yeri için coğrafi olarak stratejik bir avantaja sahiptir. Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul’un siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel bir merkez olarak bölgede yüzyıllardır süregelen öncülüğü söz konusudur. Bu öncülük, şehrin ülkenin ekonomik başkenti olması, başta ticari olmak üzere tüm faaliyetlerin İstanbul merkezli ya da aktarmalı yapılması sonucunu doğurmuştur.
Lojistiğin başlıca ve vazgeçilmez fonksiyonu olan ulaştırma açısından bakılacak olursa, İstanbul’un hava, kara, deniz ve demiryolları olmak üzere tüm taşıma modlarının geçişine imkan veren coğrafi ve teknik altyapısının bulunması ve ayrıca bu taşıma modları arasında entegre (intermodal, multimodal ve kombine) taşımacılık yapılabilme imkanlarının olması, şehrin lojistik bir üs olarak öne çıkmasının temel sebebi olduğu görülecektir.
Şehrin her iki yakasrnda işler halde bulunan havalimanları (Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanları) uluslararası düzeyde havalimanları olup, İstanbul ve Türkiye’nin dışa açılan kapısı durumundadır. Türkiye’yi Amerika, Avrupa, Afrika ve Uzak Doğu ile bağlayan tarifeli havayolu taşımaları İstanbul ‘Çıkış noktalı olarak yapılmaktadır. Bunun ötesinde İstanbul havalimanları (özellikle Atatürk Havalimanı), Uzak Doğu ve Asya hatlarının Avrupa ile karşılıklı olarak bağlantılarında önemli bir aktarma noktası rolü üstlenmektedirler. Türk Havayolu taşıyıcıları tüm dünyaya tarifeli seferler yapan, tüm uluslararası yasal ve teknik yeterliliklere haiz, özellikle bayrak taşıyıcısı havayolu olan Türk Hava Yolları (THY) ile hizmet standardında uluslararası arenada ön saflarda yer alan işletmelerdir. Türk sivil havacılık filosu gün geçtikçe büyümekte, farklı tip, menzil ve özelliklerle gelişerek bölgesel havacılığın Avrasya yöresinde gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Yine şehrin iki yakasına kurulmuş olan Ambarlı ve Haydarpaşa Limanları ulusal ve uluslararası deniz taşımacılığı açısından Türkiye ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bununla birlikte, Marmara Denizi’nin kendine özgü yapısının getirdiği coğrafi liman avantajlarıyla birlikte Gemlik, İzmit Körfez ve Bandırma gibi liman kentlerine oldukça yakın bir konumda olması nedeniyle İstanbul ve yakın çevresi denizyolu taşımacılığında da önemli bir avantaja sahip durumdadır.
Türkiye karayolu taşımacılığında oldukça gelişmiş, karayolu taşımacılığı 700.000’in üzerinde kamyon ve çekici ile tüm taşıma modları arasında % 92 ile en çok tercih edilen taşıma modu olmuştur. Türk karayolu taşıyıcıları verdikleri taşıma hizmeti ile gerek Türkiye içerisinde gerekse de ithalat ve ihracata yönelik taşıma faaliyetleriyle Türk ticaretinde önemli bir rol oynamaktadır. Tıpkı havayolları gibi karayollarında da uluslararası pazarda faaliyet göstermenin bir sonucu olarak taşıt araçlarımız Avrupa Birliği’nin teknik, yakıt tüketimi, emisyon ve bakım kriterlerini sağlar durumdadır. Deniz taşımacılığına esas teşkil eden filomuz ise son yıllarda önemli bir gelişim göstermiş, Avrupa limanlarındaki gemi tutulma oranlarımız düşmüş durumdadır.
Avrupa’dan gelen demiryolu hattı Avrupa Yakası’nda Sirkeci Garı’nda sonlanmaktadır. Ancak bu hat, bir entegre taşımacılık faaliyetiyle (intermodal) Anadolu Yakası’nda, tüm Anadolu’ya, Anadolu’dan da Orta Doğu ve Asya’ya bağlanan Haydarpaşa Garı’yla birleşerek Avrupa ile Asya arasında bir demiryolu köprüsü kurmaktadır. Yakın gelecekte Anadolu ve Avrupa yakaları deniz altından raylı sistemle de birbirine bağlanacaktır. Bu konuda sürdürülmekte olan çalışmaların yanı sıra İstanbul – Ankara arasında inşaatı ilerlemekte olan hızlı trenin, İstanbul’dan Trakya’ya, oradan da Avrupa’ya bağlanması yönünde proje çalışmaları yürütülmektedir.
İstanbul, tüm bu taşıma modlarının Türkiye ve yakın çevresi için kesiştiği noktada, ticari ve turistik taşımacılık faaliyetleri için kritik bir konumdadır. Lojistik bir üs olmanın temel gereklerinden olan tüm taşıma modlarının erişilebilirliği İstanbul’u bu konuda en önde gelen adaylardan biri yapmaktadır. Ayrıca lojistiğin temel fonksiyonlarından olan depolama için şehre yakın uzaklıklarda yeterli alanlar bulunmakta, bu alanlar için aday sayılabilecek yörelerde, ulusal ve uluslararası pazarda oldukça önemli paya sahip Türk lojistik sektörü işletmelerinin ana dağıtım merkezleri ver almaktadır.
Türkiye ve İstanbul’un şu anki konumuyla birlikte orta ve uzun vadede küresel yolcu ve yük dağıtım ağlarında üstleneceği yeni roller, operasyonlarını bu bölgeyi lojistik bir üs olarak kullanarak yapan işletmeler açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır. Bu nedenle İstanbul; biryandan ulaşılması arzu edilen noktaların merkezinde ve kuzey-güney ile doğu-batı yönlerinde ulaşım ağlarının geçiş noktasında olması öte yandan ülke lojistik sektörünün mevcut ve gelecekteki durumu düşünüldüğünde en önemli lojistik merkez olmaya adaydır. Nitekim İstanbul’un Türkiye ve Orta Doğu coğrafyasındaki lojistik önemi düşünüldüğünde, İstanbul merkez olmak üzere lojistik sektöründe önemli gelişmeler olacağı öngörülmektedir. Bu durumun bir sonucu olarak, gerek büyüyen sektörde ihtiyacı karşılamak amacıyla gerekse de stratejik bir sektör olan lojistiğin daha rekabetçi bir şekilde yapılabilmesi için lojistik konusunda nicel ve nitel olarak gelişmiş bir işgücüne ihtiyaç duyulmaktadır.
Lojistik sektöründeki bu işgücü talebini karşılamak üzere geçen bir kaç yılda ülkemizde bazı adımlar atılarak, bu sektöre eleman yetiştirecek okullar açılmaya başlanmıştır. Bu okulların ilki 1999 yılında eğitim-öğretim faaliyetlerine başlayan, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulumuzdur. Sektörel kuruluşların da destekleriyle tamamlanan yeni binasına 2005 yılında taşınan okulumuz, teorik ve uygulamalı eğitim faaliyetleri ile ülkemizde lojistik sektörüyle ilgili eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunan bölüm ve meslek yüksekokullarına öncülük etmektedir.
Tecrübeli ve genç öğretim üyelerinin uyumlu bileşiminden oluşan akademik kadrosunu deneyimli uygulamacılarla destekleyen Yüksekokulumuz, bir yandan sektörün ihtiyaç duyduğu eğitimli işgücünü yetiştirirken diğer yandan her geçen gün eğitim kalitesini arttırmakta, öğrenciler tarafından daha tercih edilir olmaktadır. Sektörel kuruluşlarla koordineli bir biçimde güncellenen eğitim programımız, yine söz konusu kuruluşlarla işbirliği çerçevesinde yürütülen stajlarla zenginleştirilmektedir. Bu yönüyle ele alındığında okulumuz jeostratejik olarak önemli bir coğrafyada, büyüyüp gelişmekte olan bir sektöre gereken işgücünü sağlamakta, Türkiye’nin bir lojistik üsse dönüşmesi sürecinde önemli bir görevi yerine getirmektedir.
Siz, değerli öğrencilerimizin bu görevin yerine getirilmesinde, sektördeki başarılarınızla bizlere destek olacağınıza eminiz. Bu duygularla sizleri kucaklar başarılar dilerim.
Prof. Dr. Hayri Ülgen