Mezunlarımız

Kategori: Sayı 18 | 0

MEZUNLARIMIZ

  Lojistik Kulübü olarak her sene düzenli olarak yayımladığımız LOGISTICAL adlı dergimizin bu sene 18. sayısını çıkartacağız. Her sene sektör temsilcilerinden, akademisyenlerimizden, fakültemiz mezunlarından ve öğrenci arkadaşlarımızdan almış olduğumuz yazılar ve röportajlarla oluşturduğumuz dergimizin “MEZUN YAZILARI” bölümünde sizleri de aramızda görmek isteriz.

Mezun Yazıları adlı bölümde benimle irtibata geçerek benim de Ulaştırma ve Lojistik Bölümü öncesi ve sonrasıyla ilgili hayattaki tercihlerimi merak ettiğiniz ve bireysel bir karşılığı olmayan gönüllü olarak Lojistik Kulübüne emeklerinizden ötürü teşekkür ile yazıma başlamak isterim.

Kısaca kendimi tanıtmak gerekirse, 1987 Yılı, İstanbul doğumlu, 2006-2010 Donemi öğrencisi ve mezunuyum. 2010 yılında mezun olduktan sonra eğitim hayatıma, Yüksek Lisans yapmak ve onun öncesinde İngilizcemi geliştirmek adına New York’a gelme kararı aldım ve 10 yılı aşkın suredir yaşamımı Amerika da devam ettirmekteyim. Yüksek Lisans programımı yine Lojistik sektöründe yapma kararı verdikten sonra, 2011-2013 suresinde New York State University – Maritime College da Uluslararası Taşımacılık Yönetimi üstüne master programımı tamamladım. Şu anda New York merkezli Lojistik sektöründe Uluslararası bir firmada üst düzey yönetici olarak çalışmaktayım.

Ulaştırma ve Lojistik fakültesini seçme nedenim Üniversiteye hazırlık öncesi ve Üniversiteye girmeye hak kazanma puanını gördükten sonraki süreç olarak ikiye bölebilirim. Hazırlık sürecinde açıkçası lojistik ile ilgili bölüm olduğunun çok farkında değildim, tamamen temel popüler meslek gruplarına odaklanmıştım fakat puanım geldikten sonra dershanedeki rehberlik danışmanım bu şekilde bir bölümün olduğunu ve Türkiye genelinde çok az üniversitede olduğunu, mezun sayısının diğer meslek gruplarına o dönemde az olmasının da vermiş olduğu etkiyle birlikte tercihimi Ulaştırma ve Lojistik olarak yapmıştım. Tercih yaptığım sırada fiziksel olarak okulu görmek istemiştim, okulun içini gezerken sınıf kapı kenar duvarında şirket isimlerini ve şirketlerin ekonomik katkıları ile yapıldığını görmek beni bu bölümü seçme nedenlerimi arttırdı. Çünkü hepimiz kabul edelim ki, üniversiteyi sadece okumak için okumuyoruz, aynı zamanda hayatımızın geri kalanında da hangi meslek dalında daha kolay iş buluruz diye de düşünüyoruz. Bu düşüncelerin toplamında bu bölümü tercih ettiğim ve mezun olduktan sonraki eğitim ve hayat ile olan tercihlerimi doğru yaptığım için ayrıca mutluyum diyebilirim.

Ulaştırma ve Lojistik bölümü süresinde çok aktif bir öğrencilik hayatim olmuştu. Üniversite yıllarım süresince alt ve üst dönem öğrencileri ile arkadaşlık ve dostluklar kurduğumdan dolayı hali hazırda etrafımdaki en yakın arkadaşlarım da yine üniversite yıllarında kurmuş olduğum bu dostluklar sayesinde başladı diyebilirim. Öğrencilik dönemimde Lojistik Kulübünde aktif olarak birçok alanda kulübümüze destek olmaya çalıştım. Görev süresinde diğer üniversite kulüpleri ile çok iyi ilişkilerimiz oldu. Kulüpler ve üniversiteler arası ortak etkinler düzenleyip düzenlenen seminer ve lojistik kamplarına katılarak onlara üniversitemiz ve kulübümüz adına katkıda bulunmaya çalıştım. 2010 Mayıs ayında Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) tarafından organize edilen ve 40 farklı üniversiteden öğrencilerin katılımı ile TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Ankara’da düzenlenen lojistik öğrencileri zirvesinde o dönemin Ulaştırma bakanı Binali Yıldırım’a sektörün sorunları ile ilgili sorunlarımızı sunum yaparak dile getirmiştik. Sektörel olarak aktif olmanın yanı sıra, Ulaştırma ve Lojistik bölümü futbol takımında 2006-2010 yılları arasında bölümümüzü spor alanında da temsil etmek ayrıca gurur vericiydi.

Ulaştırma ve Lojistik programını tamamladıktan sonraki süreç de aslında okuduğumuz dönemde kendimizi ne kadar geliştirdiğimizle ilgilidir. Benim için en doğru yol yine benim o dönemlerde yaptığım tercihler diyebilirim ve şu an bu bölümü okuyan arkadaşlarıma da tavsiyelerim bu yönde olacaktır.  Okulumuzun binası bütün dönem girenlerin ortak noktada buluşturan dizaynından dolayı hem alt dönem hem de üst dönem öğrenciler ile bir arada olunması aslında bir avantaj diyebilirim. İlk senemde bizden üst dönemde olan arkadaşlardan aldığım tavsiyeler üstüne yaz aylarını boş geçirmemek istedim ve staj yaparak gerek tecrübe gerekse sektörde çalışan insanları tanıyarak çevremi genişlettim. Öğrencilik dönemimde aynı zamanda İngilizce kursuna giderek İngilizcemi geliştirmek istedim. Yine üst dönem öğrencilerin bizden yıl ve tecrübe olarak önde olmalarından dolayı yabancı dil ve yurt dışı tecrübesi adına kendilerinden Work and Travel- Amerika yurt dışı programını duydum ve onlar ne yapıyorsa kendilerinden bilgi amaçlı yardım isteyerek 2. Sınıf yaz ayında Amerika’ya sınıftan bir arkadaşımla birlikte Nashville, Tennessee- üç aylığına Can kurtaran işi için giderek İngilizcemi hem anlama hem de konuşma anlamında geliştirme imkânını buldum. Bu programı bütün arkadaşlara yapmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü giderken ki yapmış olduğunuz masrafları, yaşam masraflarını karşılamak adına Amerika’da hem çalışıyorsunuz hem de üç ay boyunca yaşama fırsatı bularak İngilizcenizi geliştiriyorsunuz. Bu tecrübeyi hiçbir dil okulu size sağlamayacağı için, mutlaka ve mutlaka herkesin yapması gerektiğini düşünüyorum. Work and Travel süresi boyunca üç ayın yeterli olmadığını anladım ve mezun olduktan sonra tekrar gelmem gerektiğini düşünerek, para biriktirmem gerektiğinin farkındaydım. Bu nedenle bir yandan eğitimimi devam ettirip, diğer yandan AP Moller Maersk – İstanbul ofisinde paralı staj yaparak asgari ücret alıyordum ve bu paranın büyük bölümünü bankada biriktirerek üniversite bittikten sonra kendimi yurt dışında geliştirmek için kullandım. Bütün okuyan arkadaşlara aynı şekilde kendilerine bir hedef koymalarını ve onun üstüne gitmelerini tavsiye ediyorum. Ben kendim adına, problem olarak gördüğüm yabancı dil eksikliğimi, İngilizce öğrenmeyi hedefleyerek ve bunun için kendi adıma ne yapmam gerekiyorsa yaptım ve bu hedefimi gerçekleştirdim. Size okurken ve çalışırken, hatta çevrenizden birçok insan hangi yabancı dili ilk olarak öğrenmeniz gerektiği ile ilgili tavsiyeler verecek. O tavsiye veren kişiler size Türkiye’nin konumundan ve ticari ilişkilerinden dolayı belirli dilleri önerecekler. Kimileri Almanca, Rusça, Arapça gibi dünyada sadece o ırkların konuştuğu dilleri önerecek ve sizin dünyanızı küçültecekler, benim size tavsiyem, ilk önce İngilizcenizi geliştirin olur. Çünkü dünyaya ticari anlamda yön veren herhangi bir ülkeden bir tanesi ile uluslararası bir iş yapıyorsanız o şirketlerde mutlaka o görevi yapan kişiler İngilizce biliyordur veya bilmek zorunda hissettiğinden dolayı sizinle ortak dil olarak ilk atacakları e-mail İngilizce olacaktır. Dünyadaki neredeyse bütün uluslararası şirketlerin web sitelerinde İngilizce çeviri seçeneği de mevcut olması size hangi dilin daha kapsamlı olduğunu anlatmada açıklayıcı olacaktır. Ben bu amaçta İngilizcemi geliştirmek adına mezun olduktan sonra Amerika’ya gitme kararı aldım. Bu kararımı almamda bana cesaret veren bizden önceki mezunlarımıza da teşekkür etmek isterim. Çünkü onların benden 1-2 sene ve 3-4 ay önce oraya gitmeleri ve oradaki çalışma-eğitim sistemini bilmeleri benim de işimi kolaylaştırdı diyebilirim. Amerika’ya ilk geldiğim zamanlarda ilk önce dil problemini çözmek adına dil okuluna yazıldım ve bir yandan New York’ ta Central Parkta Turistlere parkı gezdirerek para kazanmak adına çalışma hayatına bu şekilde atıldım diyebilirim. Turist gezdirme deyince aklınıza yürüyerek gezdirmek olarak gelmesin. Pedicab denilen üç tekerlekli bisiklet ile kendilerini parkın içinde gezdirerek taşımacılık sektörüne bu şekilde başlamak istemesem de para kazanmak adına ve yüksek lisans yapmak için para biriktirmek adına bu işi yaptığım için çok şanslıydım diyebilirim. Ben bu şekilde Yüksek lisans için para biriktirdim ve aynı zamanda Amerika’da yaşam masraflarımı kendi kendime kimseden yârdim almayarak karşıladım. Yüksek lisans programım bittikten sonra artık yüksek sabit masraflarım olmadığı için, bu işi de bıraktım ve gerçek anlamda Lojistik sektörüne Amerika’da tecrübe edinmek adına uluslararası bir şirkette ihracat departmanında çalışarak profesyonel iş hayatına ilk adımlarımı atmış oldum. Amerika’daki kendimi geliştirmek adına edindiğim birçok tecrübe ile bu günlere kolay geldiğimi söyleyemem ama başta da dediğim gibi, problemin temelini çözmeye çalışarak bu maceraya başladım. Problem benim için İngilizce ve yurt dışı yaşam masraflarıydı ve bunu çözmek için kendi adıma ne yapmam gerekiyorsa kimseden yârdim beklemeden yaptım, bu şu an ki okuyan arkadaşlara en büyük tavsiyem olacaktır. İş hayatındaki tavsiyeler herkesin kendine özel olduğu için, o konudaki tavsiyelerim daha başka konularda olacaktır.

İş hayatında yeni mezun arkadaşları bekleyen sıkıntıların başında tecrübe eksikliği geliyor. Tabi yeni mezun olmuşsun ve tecrübe eksiliğinden bahsediyoruz. Bu çok büyük bir tezat. Bu moral bozukluğu ile başa çıkmak istiyorsanız, ilk önce yukarıda kendi yöntemlerim ile ilgili bahsettiğim konuları bir değerlendirin, eğer o şekilde ilerlemek istemezseniz de, üniversitenin son senesinde mutlaka part-time lojistik sektöründeki bir firmada çalışmanızı tavsiye ederim. Lojistik, ülkemizde Hava – Kara – Deniz – Demir Yolu olarak bölünmüştür. Boru hattı taşımacılığına girmiyorum ama Hava – Kara – Deniz üçgeninde düşünmek gerekirse, kendinizi karakter olarak hangi taşımacılık yönünde yakın görüyorsanız o şekilde seçimlerinizi yapabilirsiniz ama benim size tavsiyem eğer amacınız çok fazla para kazanmak ise, Türkiye’deki en büyük lojistik firmalarının yanında işi öğrenmek yerine, küçük şirketlerde işin her alanını öğrenip, bu geniş bilgi ve tecrübe sayesinde büyük firmalara geçip kendi farkınızı oluşturabilirsiniz. İlk olarak büyük firmada başlarsanız eğer bu sefer de o şirkette çok küçük bir departmanda çok az sorumlulukla çalışmış olacaksınız.

İş hayatınızda her zaman Sosyal Ağınızı genişletin. Eski ve yeni mezun arkadaşlarınızla irtibatta kalın. Kibirli olmak kimseye bir şey kazandırmaz. Sosyal olup, yeni bir şey öğrenmek, arkadaşlarımız nerelerde neler yapıyor diye merak edip, iletişimde kalmak kendi iş hayatımızı da olumlu etkilemede rol oynayabilir.

Özel hayatınızın haricinde, iş hayatı ile ilgili size yardım edebilecek insanların etrafında olması size mutlaka bir noktada fayda sağlayacaktır. Örneğin eski mezunlarımızdan kendi işlerini kuranlar oldu, bu sadece kişisel başarı değil, aynı zamanda çalıştıkları süresince yaptıklarını işi, öğrendiklerini ve o alanda para kazanma fırsatlarını kullanmak istemelerindendir. Bu biraz da hayatta nerde olmak istemenizle doğru orantılıdır. Bazılarımız emekli olmak için çalışır, bazılarımız hayattaki hedefleri için çalışır. Umarım burada kendi hayatımı anlatarak tavsiyelerimi sunduğum yazı okulumuzda okuyan öğrenci arkadaşlarımıza faydalı olur veya yol gösterir. Herkese geleceklerini kurmaları adına şans ve başarı diliyorum.

 

İletişime geçmek isteyen arkadaşlar bana Linkedin den ulaşabilir aynı zamanda e-mail ile irtibata geçmek isteyen arkadaşlar – Aytac.akgl@gmail.com adresinden bana ulaşabilirler.

AYTAÇ AKGÜL

2006-2010 – İstanbul Üniversitesi, Ulaştırma ve Lojistik

2011-2013 – State University of New York – Maritime College