Mezunlarımız

Kategori: Logistical, Sayı 20 | 0
Gürkan ILGAZCAN

Sevgili arkadaşlarım merhaba;

Ben Gürkan Ilgazcan. Henüz 17 yaşında 2010 yılında girdiğim İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik programından, 2014 yılında dönem birincisi olarak mezun oldum. Aslında belki de bir çoğunuz gibi okuyacağım bölümü seçerken çok fazla bilgi sahibi değildim. Ama çok şanslıydım ki, gerçekten hem okulumu hem de bölümümü çok sevdim. Lojistik Kulübü’nün de her yıl düzenlediği zirve, i-lab ve teknik gezi gibi etkinliklerle öğrencilerin bulunduğu bölümü daha fazla sevmesini sağlamada, aynı zamanda da sektör-okul işbirliğini arttırarak öğrencileri iş hayatına daha hazır bir durumda bulunmasında çok büyük katkısı olduğuna inanıyorum. Bu vesileyle Lojistik Kulübünde yer alan arkadaşlara, bir nebze de olsa kulübe katkı verme fırsatı sağladıkları için çok teşekkür ederim.


Henüz 2. Sınıftayken özellikle Turkay Özdemir hocamızın da yönlendirmesiyle akademisyen olmaya karar vermiştim. Akademisyen olabilmek için okul puanı değerliydi ve bu doğrultuda tüm derslerde başarılı olabilmek için çok çalıştım. Ulaştırma ve Lojistik programından mezun olduktan sonra hemen Dokuz Eylül Üniversitesinde Lojistik Yönetimi bölümünde yüksek lisansa başladım. Ders dönemini bitirip tez aşamasına geçer geçmez de İstanbul Gelişim Üniversitesinde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladım. Görev yerim meslek yüksekokulu olsa da 22 yaşın verdiği fazladan özgüvenle birlikte ön lisans derslerinin yanı sıra görev verildiğinde sektörel derslerde Türkçe ve İngilizce olarak lisans bölümlerinde dersler verdim. Her ne kadar kâğıt üzerinde bu yeterliliğe sahip olsam da bence İngilizce konuşma yeterliliğim yabancı dilde ders verebilecek düzeyde değildi. 

 

Ancak dilimi geliştirebilmek için çok çabalıyordum. İngilizce yayınlar okuyordum. Sürekli İngilizce yayın yapan kanalları takip ediyordum. Hatta her fırsatta yurtdışı seyahatleri planlayıp İngilizce pratik yapmaya çalışıyordum. (Eski kurlarla hafta sonu yurtdışı kaçamağı yapmak bile mümkündü ) Bu seyahatlerden birinde de eşim Viktoria ile tanıştık. 2 yıl süren Öğretim Görevliliğimde 2 ayrı üniversitede haftalık 40 saate yakın derse giriyordum. Hafta sonları da Türkiye Futbol Federasyonun lisanlı hakemi olarak futbol maçları yönetiyordum. Bir süre sonra bu tempo beni çok bunalttı. Böyle bir çalışma temposunda yeni bir şey öğrenemeyeceğim, akademisyenlikle ilerleyemeyeceğim gibi düşüncelerle hem öğrencilerime hem de kendime daha fazla haksızlık etmemek için özel sektöre geçip daha fazla tecrübe edinip daha dolu bir şekilde akademiye dönmek için öğretim görevliliğinden  istifa ettim. 

 

İstifa sürecimi takiben memleketim olan Manisa’ya döndüm. Hemen birkaç ay içerisinde de Viktoria ile evlendik. Manisa’da bugün bile GTİP numarasını ezbere yazabildiğim  (08062030000) sadece ve sadece Çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı yapan bir şirkette “İhracat Uzmanı” olarak göreve başladım. Ancak burada ne yazık ki aradığımı bulamadım. Kendimi burada hiç geliştirmedim diyemem ama akademisyenliği bırakmaya değecek bir şey edinemiyordum. Üstelik yine yüksek tempoda çalışıyordum ama bu kez bir de monoton sayılacak işler yapıyordum. Yeniden arayışa başladım. 

 

Yolum şimdi de çalıştığım East West Textilrecycling şirketi ile kesişti. Almanya’da kullanılmış tekstil ürünlerinin geri dönüşümünü yapıp yeniden tüm dünyaya pazarlayan bu şirketin Şili’deki operasyonun lojistik birim sorumlusu olarak görevlendirilmek isteniyordum. Benim için bu çok iyi bir teklifti. Ancak eşim için durum aynı değildi. Evlenip yeni ülke değiştirmiş, hâlâ Türkiye’ye alışamamış, üstelik de ilk çocuğumuza hamile eşimi Dünya’nın bir ucundaki Şili ülkesinde yeni bir yaşam kurmaya ikna etmem gerekiyordu. Zor olsa da birkaç ikna turu sonunda amacıma ulaştım. Eşimi de ikna ettikten sonra yeni bir istifa süreci sonrası Şili yollarına düştük. Aktarmalarıyla birlikte 30 saatlik seyahatin sonunda Şili’ye indiğimizde elimizde birer bavulumuz, eşimin karnında 5 aylık bebeğimiz, yalnızca birkaç diziden kulak aşinası olduğumuz A1 düzeyinde bile olmayan İspanyolcamız vardı. Karşımızda da gümrük çalışanlarının bile İngilizce bilmediği Şili halkı.

 

Şirkette işe başladığımda mülakat sürecinde anlatılan gibi kurumsal bir şirketle karşılaşmadım. Çok iyi bir iş fikri ve kârlı görünen bir iş vardı. Ancak Şili operasyonunun tamamı kara düzen diyebileceğimiz bir sistemde yönetiliyordu. Birkaç kişinin tuttuğu excel raporları dışında herhangi bir rapor ya da veri bulmak imkansızdı. Depolarda ürünler etiketsiz ve barkodsuzdu. Muhasebe ve finans departmanı yok gibiydi. Zaten görevlendirildiğim lojistik birimi benim gelmemle oluşmuştu. 

 

Bu şartlarda en başta kendimi kötü hissetsem de bir süre sonra tüm bu olumsuzlukların benim için bir fırsat olduğunu ve durumu lehime çevirebileceğimi fark ettim. Öncelikle Almanya ile görüşüp kendi departmanım için bir yazılım talep ettim. Giysi çuvallarının üzerine keçeli kalemle içeriğinin yazılmasından çalışanları vazgeçirip barkod kullanmaya ikna ettim. İthalat süreçlerinde de tedarikçileri de aynı kodlarla ihracatın gerçekleşmesini sağlayarak tüm şirkette bu kodları kullanmaya başladık. Bir süre sonra lojistik departmanı dilediğim gibi çalışmaya başladı ancak diğer birimlerle entegre olamıyordu. Depolarda ve lojistik diğer süreçlerdeki başarımızı ve önlediğimiz kaybı Almanya’ya anlattıktan sonra tüm şirketin entegrasyonu için yönetimi bulut tabanlı bir ERP almaya yönetimi  ikna ettim. Tabii ki bununla birlikte bu operasyonun sorumluluğunu da üstlenmiş oldum. Öyle olunca her bir departmanla ayrı ayrı çalışma fırsatı yakaladım. İlk 2 yıl boyunca bir elimde Google Translate, böylesi zorlu bir görevde çalıştıktan sonra artık İspanyolca da rahat çalışabilecek duruma gelmiştim, üstelik bu durum şirketin tüm operasyonlarını iyi tanımama vesile olmuştu. Bu avantajı da değerlendirerek 3. yılın sonunda genel müdür yardımcısı, 5. yılımda ise genel müdür oldum. Bugün Şili genelinde 6 farklı şehirde 15 ayrı lokasyonda mağazalarımız ve depolarımız var. Ben ve 300 çalışanımız her gün öğrenmeye ve gelişmeye gayret ediyoruz. 

 

Yönetici olma sürecinde, çalıştığım iş yerinin henüz kurumsallaşmamış ve örgüt olma konusunda eksiklerinin olması; örgüt içi birimlerin iş yapma şekillerinin henüz oturmamış, hatta bazı konularda Türkiye’deki kobi diyebileceğimiz şirketlerden bile geride olması bana bildiklerimi uygulayabilmek adına çok iyi bir fırsat sundu. Kurumsal diyebileceğimiz şirketlerde çalışma hayatımı sürdürseydim bu kadar kendimi gösterme şansım olmayabilirdi. Bildiklerimi uygulama imkânı bulabildiğim için bu şirkette değer gördüm. Şimdilerde çalıştığım şirkete çok değer veriyorum. Hak ettiğimi düşündüğüm değeri de şirketimden görüyorum. Umarım sizler de çalışma hayatınız boyunca değer göreceğiniz yerlerde çalışma fırsatı bulursunuz.  

 

Tüm çalışma hayatım boyunca okulda öğrendiklerimi pratikte uygulamaya çalışıyorum. Bugün 30 yaşındayım ve hâlâ yolun çok başlarında olduğumu düşünüyorum. Okumayı ve öğrenmeyi hiçbir zaman bırakmayı planlamıyorum.  Süregelen bir tartışma konusu olan, teori ve uygulamanın çok farklı olduğuna katılmayanlardanım. Eğer teoride iyiyseniz, pratikte karşılaştığınız sorunları da çözmenin yolu bilim ile mümkün oluyor. Eğer teoriyi bilmiyorsanız bunu ancak deneme yanılma yolu ile öğrenebiliyorsunuz. Bu yüzden sizlere tavsiyelerimden biri de, değerli hocalarımızdan alabildiğinizin maksimumunu alabilmenizdir. Ben bugün hâlâ şirket bilançolarını değerlendirirken üniversite sıralarında öğrendiğim muhasebe bilgimle hareket ediyor, bir gümrükleme ya da taşıma sürecinde problemle karşılaştığımızda Turkay hocamızın anlattıklarını aklıma getiriyorum. 

İthalini gerçekleştirdiğimiz bir ürün eğer hasarlı geliyor ya da zayi oluyorsa Egemen hocamızın sigorta derslerinde dinlediklerimi aklıma getiriyor ve çalışma arkadaşlarımı bu konuda yönlendiriyorum. İşe alım yaparken ya da bir özgeçmiş incelerken Burcu hocamızın anlattıklarını hâlâ dikkate alıyorum. Şirket nakdî değerlerini yönetirken Ebru hocadan aldığımız finans derslerini göz önünde bulunduruyorum. Aldığımız stratejik yönetim ve diğer yönetim dersleri de bugün yöneticilik yapabilmemizin önünde ışık tutuyor. Ulaştırma ve Lojistik öğrencileri olarak ismini andığım ya da anamadığım her biri çok değerli öğretim üyelerinden eğitim alma fırsatı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Umarım siz de bu şansınızı çok iyi değerlendirirsiniz.