Sınırların (insan, para, bilgi, yatırım vb.) ortadan kalktığı, rekabetin arttığı dünyamızda yaşanan bu değişimi en fazla etkileyen/etkileyecek olan sektör “ulaştırma sektörü” olacaktır.
Dünyada ve özellikle Avrupa’da teknolojik ve ekonomik değişimler, ulaştırma alt sektörü olan demiryollarında/raylı sistemlerde de önemli yapısal ve teknolojik değişimlerin oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Türkiye, dünyadaki bu gelişmeleri dikkate alarak demiryolu ulaştırmasını 01.01.2017 tarihinden itibaren fiilen serbestleştirmiştir. Kamu ve özel sektör birlikte yolcu ve yük tren işletmeciliğine başlamışlardır. Ancak, demiryolu taşımacılığı alanında faaliyet göstermekte olan veya olmayı planlayan işletmecilerinin en büyük sorunu, demiryolu konusunda eğitimli yeterli insan kaynağı temininde olacaktır.
Türkiye’de demiryolu eğitiminin gelişimine baktığımızda, ülkemizde demiryollarının ihmal edilmesiyle birlikte üniversitelerde de demiryolu eğitimi ihmal edilmiştir.
Teknolojinin demiryolu sistemlerinde kullanılmaya başlanması ve buna paralel olarak da personelin bu teknolojilere uyum sağlaması çok önemlidir. Demiryolu işletmeciliğinde, demiryolu altyapısında, çeken ve çekilen araçlarda kullanılan teknolojiler, demiryolu mesleki eğitiminde köklü değişikliklere yol açacaktır ve açmaya başlamıştır.
Bu teknolojik değişimlerin doğal sonucu olarak da ülkeler arasında “karşılıklı işletilebilirlik” ve “yeni standartlar”, demiryolu ile ilgili mesleki eğitimin düzenlenmesini gerektirmiştir.
Daha hızlı daha ekonomik ve daha güvenilir demiryolu sistemi ancak bilgili elemanlarla sağlanacağından ilgili kuruluşlar eğitimlere ve eğitimli insan kaynaklarına yöneleceklerdir. Halen bu sektörde çalışmakta olanların da, yeniden düzenlenecek bu mesleki eğitim programından geçirilip geçirilmeyeceklerinin değerlendirilmesi de yapılacaktır.
Dünyadaki gelişmelerden anlıyoruz ki, hiçbir sebep kent içi ve kentler arası ulaştırmada raylı sistemlerin önceliğini değiştiremeyecek, ulusal ve uluslararası ulaşım politikalarında demiryolunun tercih edilmesi ülkeler için anahtar rolünde olacaktır.
Küreselleşen ekonomiyle birlikte ulaştırma hizmetlerinin varlığı ve çeşitliliği önem kazanmıştır. Bu nedenle Türkiye’nin geleceğine yön verilirken bütünsel bir bakış açısı ile ulaştırma sektörünün geleceğine de yön verilmelidir.
Türkiye’nin ulaştırma politikası sürdürülebilir, enerji verimli ve çevreye saygılı bir hareketlilik biçimini amaçlamalıdır. Bu hedeflere, çeşitli ulaşım türlerini en iyi şekilde birleştiren, her birinin gücünü kullanan “Kombine Taşımacılık Sistemi” kullanılarak ve “Lojistik Merkezler” tesis edilerek ulaşılabilir.
Avrupa Birliği ve Türkiye, temiz ve yeşil dünya için “kombine taşımacılık sistemini” kullanmaya ve teşvik etmeye karar vermiştir.
Bütünleşik ulaşım (demiryolu, karayolu, denizyolu) zincirlerini kullananların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak, verimliliğini artıracak lojistik merkezlerine ve lojistik hizmetlerine ihtiyacımız bulunmaktadır. Böylece her bir taşıma türünün gücünü kullanan ve zayıflıkları en aza indiren, taşıma maliyetlerini rekabet edilebilir hale getiren ve kombine taşımacılık sisteminin kullanılmasını teşvik eden yeni bir ulaştırma sistemi kurulmalıdır.
Ülkemizin coğrafi konumu da göz önünde bulundurulduğunda, lojistik merkezlerin uygun yerlere, uygun zamanda ve uygun içeriklere göre yapılmalı, kombine taşımacılığın geliştirilmesi ve bölgesel bir lojistik üssü olma yolunda emin adımlar atılması sağlanmalıdır. Böylece Türkiye dünyanın en önemli “Lojistik Merkezi” olacaktır.
Türkiye ulaştırma politikası sürdürülebilir, enerji açısından verimli ve çevreye saygılı bir hareketlilik biçimini hedeflemelidir. Çünkü kirlilik, iklim değişikliği, gürültü, trafik sıkışıklığı ve kazalar gibi ulaşımın olumsuz sonuçları, ülke vatandaşlarının ekonomisi, sağlığı ve refahı için de sorun teşkil etmektedir.
Ülkemizin ayrıcalıklı bir konumu olduğunu ve bu konumun önemli bir avantaj sağlayacağını biliyoruz. Bu coğrafi konum, ülkemizi Avrupa Asya ve Ortadoğu arasında ekonomik ve ulaştırma açısından ayrıcalıklı bir platform haline getirmektedir.
Kombine taşımacılık zincirinin tam olarak işleyebilmesi için ürün akışının gerçekleştiği uygun liman tesisleri olmalı, tüm limanlarımız demiryoluna bağlanmalı, kara aktarma merkezleri, konteyner elleçleme tesisleri, özel taşıma yöntemlerine yönelik ekipman vb. bir altyapı ve teknolojinin sağlanması ve geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle demiryolu altyapısı verimli ve yüksek standartlı bir hale getirilmelidir. Türkiye’nin ve ulaştırma sisteminin verimliliği kombine taşımacılık ve demiryolu ile artacaktır.
Demiryolu işgücü piyasasının verimliliği ve esnekliği, çalışanların ekonomideki en etkin kullanımlarına tahsis edilmelerini ve işlerinde en iyi gayretlerini göstermeleri için teşviklerin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.
Ayıca ve özellikle bugünün küreselleşen ekonomisinin karmaşık görevleri de beraberinde getirmiştir. Bu nedenle değişen ulaştırma, çevre ve üretim sisteminin gelişen ihtiyaçlarına hızla adapte olabilecek, verimliliğe uygun anlayışta olan iyi eğitimli insan kaynaklarının yetiştirilmesi gerekmektedir.
Değer zincirini basit üretim süreçlerinin ve ürünlerinin ötesine taşımak, verimlilik içinde bir gelişme isteyen ekonomiler için kaliteli insan kaynakları ve bu insanları yetiştirecek kaliteli yüksek öğrenim ve eğitiminin oluşturulması da çok önemlidir.
Günümüzün küreselleşmiş dünyasında teknoloji, ulaştırma firmalarının rekabet edebilmesi ve gelişmesi için giderek daha önemli hale gelmektedir. Türkiye demiryolu verimliliğini artırmak için mevcut teknolojileri benimsemelidir.
Özellikle demiryolu ulaştırması sektörü, verimlilik ve inovasyon (değişim) sağlamak için günlük faaliyetlerde ve üretim süreçlerinde bilgi ve iletişim teknolojilerinden tam olarak yararlanmalıdır.
Dünyada demiryolu ulaştırmasının yeniden yapılandırılması çalışmaları ve düzenlemeleri gelecek için önemli değişikliklerin olacağını da göstermiştir.
Bugün için, mevcut demiryolu taşıma kabiliyetinin artırılması, taşımanın hızlı ve emniyet içinde yapılması, mevcut araçlardan en çok yarar sağlanması, trafikle ilgili birçok yazılı emre gerek duymadan en az personelle trafiğin düzenlenmesi suretiyle ekonomik, akıcı ve modern bir işletmeciliğin sağlanmasıdır.
Bu sistem de dijitalleşme (dijitalleşme veya sayısallaşma, ulaşılabilir bilgilerin herhangi bir bilgisayar tarafından okunabilecek şekilde dijital ortama aktarılması) ile yapılacaktır.
Dijitalleşme ile birlikte, demiryolu sisteminin yönetiminin tamamı değişecektir. Demiryolu sistemi içindeki görev yapan tüm insanlar devreden çıkacaktır.
Trafiğin yönetilmesi, lokomotiflerin kullanımı, demiryolu sisteminin tamamı ile tüm yazışmalara, belgelere ve görüşmelere ihtiyaç olmayacaktır. Altyapının, çeken ve çekilen araçların arızaları, bakım ve onarımları dijitalleşme sistemi ile yönetilecektir.
Şimdi ulaştırma sistemi içinde olan ve olacak herkes dijitalleşerek ileriye bakmalıyız.
Dünya yeni bir ulaştırma sistemine girerken demiryollarının yeniden pazar payını kazanmasını ve geliştirmesini sağlamalıyız.
Türkiye olarak önümüzdeki on yıl içinde büyük bir demiryolu ağı kurmalıyız.