Günümüzde üretici firmalar arasındaki rekabet her geçen gün daha da artıyor. Firmalar, sektördeki hızla değişen trendler ve artan rakipleri nedeniyle pazardaki yerlerini korumanın yanı sıra bir adım öne çıkma stratejileri geliştirmeye çalışıyorlar. Ancak ekonomik krizler ve değişen müşteri davranışları, üretici firmalar için uyum sağlamayı her geçen gün daha zor hale getiriyor. Bu nedenle, firmalar artan maliyetleri dengelemek adına kaliteden veya fiyattan ödün vermek zorunda kalabiliyor. Ancak, fiyattan ve kaliteden taviz vermek istemeyen firmalar, attıkları adımları azaltarak “Ne kadar az adımla ne kadar çok yol kat edebiliriz?” sorusuna yanıt arıyorlar. Bu noktada, üretim süreçlerinden sonra en kritik alanlardan biri lojistik operasyonları oluyor. Lojistik süreçleri en verimli yöneten ve maliyet bilinci en yüksek firmalardan biri ise IKEA’ dır.
IKEA’ nın lojistik stratejisinin temelinde “hava taşımamak” prensibi yer alıyor. Bu prensip, hem verimliliği en üst düzeye çıkarırken maliyetlerinizi minimize ediyor. Peki, IKEA bunu nasıl başarıyor diye baktığımızda en temel unsurun ürün paketleme stratejisi olduğunu görebiliyoruz. Ürünler, düz ve kompakt ambalajlarla tasarlanarak taşıma süreçlerinde verimlilik sağlıyor. Bu yaklaşım, depolama alanının etkin kullanımına katkıda bulunurken nakliye süreçlerinde hava taşımamanıza olanak sağlıyor. Aynı zamanda, tüketicilere kolay taşınabilir çözümler sunarak müşteri deneyimini iyileştiriyor. Ayrıca, The Journal of Consumer Psychology dergisinde Mike Norton, Daniel Mochon ve Dan Ariely tarafından yapılan araştırma sonucunda ortaya atılan “IKEA Etkisi” kavramı ile müşterilere sunulan “Self-Service” ve “DIY (Do It Yourself)” modellerinin operasyonel süreçlerinizi kolaylaştırmanın yanı sıra müşteri ile marka arasında bir bağ oluşmasını da desteklediği görülmüştür.
2011 yılında yapılan bir araştırmada, deneklerin önceden monte edilmiş eşdeğer öğelere kıyasla kendi monte ettikleri mobilyalar için %63 daha fazla ödemeye yatkın olduklarını gösteriyor. Bu da tüketiciyi operasyonel süreçlere dahil etmenin hem satış rakamlarına hem de operasyonel süreçlere ne kadar büyük bir etkisi olduğunu gösteriyor.
Dünya çapında gaz ve buhar türbinleri üreten General Electric (GE). GE, bu türbinlerin bileşenlerini dünya genelindeki tedarikçilerinden temin ederek ABD’deki üretim ve montaj tesislerine ulaştırıyor. GE için 2023 yılında yapılan bir vaka analizinde, yüksek sevkiyat hacmi nedeniyle lojistik maliyetlerini ve operasyonel karmaşıklığı optimize etmek adına şu üç ana taşıma yöntemini kullandıkları görülüyor:
- Komple Konteyner Yükü (FCL): Büyük hacimli yükler için en düşük maliyetli deniz taşımacılığı yöntemi.
- Parsiyel Konteyner Yükü (LCL): Düşük hacimli yükler için konteyner paylaşımına dayalı bir taşıma modeli.
- Hava Taşımacılığı: En hızlı ancak en maliyetli taşıma yöntemi.
Matematiksel modeller ve sezgisel algoritmalar kullanılarak yapılan analizler şu sonuçları ortaya koymuştur:
Daha büyük hacimli sevkiyatlarda FCL yöntemi, taşıma maliyetlerini %40 oranında azaltmıştır. LCL kullanımının küçük hacimli siparişlerde kullanılması maliyetleri arttırsa da stoklama esnekliği sağlamış ve operasyonlara avantaj kazandırmıştır. Hava taşımacılığının ise acil siparişlerde kullanılması genel maliyetleri artırırken, kriz yönetimi ve müşteri memnuniyeti açısından kritik rol oynamıştır.
Lojistik operasyonlarda verimliliği etkileyen en önemli faktörlerden biri de tahminleme sürecidir. Taleplerde meydana gelen ufak dalgalanmalar, “Kampçı Etkisi” (Bullwhip Effect) ile tedarik zincirinde büyük sapmalara yol açabilir. The Economist dergisinin 2002 tarihli yayınına göre araştırmalar taleplerdeki +/- %5’lik bir dalgalanmanın tedarik zincirinde +/- %40’a varan dalgalanmalara sebep olabileceğini göstermektedir. Bu gibi sapmalar, firmaların hata payını artırırken stok maliyetlerini de yüksek seviyelere çıkartabilir. Bu nedenle, tahminleme süreçlerinde etkin analitik modeller kullanarak talep dalgalanmalarını minimize etmek, firmalar için kritik bir gereklilik haline gelmiştir.
Özetlemek gerekirse, üretici firmaların karşılaştığı zorluklar yalnızca ekonomik krizler ve değişen müşteri talepleriyle sınırlı kalmayıp, lojistik süreçlerin etkin yönetimiyle de doğrudan ilişkilidir. Firmaların rekabetçi pazarlarda bir adım öne geçebilmesi için yalnızca üretim değil, lojistik operasyonlarda da inovatif ve verimli çözümler geliştirmeleri şarttır. Bu süreçte doğru tahminleme yöntemlerinin kullanılması, verimliliği artırarak daha sağlam bir tedarik zinciri oluşturulmasına olanak tanır.
Mehmet Bahadır Eroğlu