Havada Terör

Kategori: Logistical, Sayı 1 | 0

Korsanlık ve etkileri aynı anda sonuçları, bir o kadar da ayrıntıları Sivil Havacılık her geçen gün yapılan yeni atılımlarla bizim hayal gücümüzü süsleyen, bilimkurgu filmlerine konu olan günlere doğru götürmekte ama bir Havada Terörde hava korsanlarına kurban olan yüzü var ki bunun da gücünü 11 Eylül saldırısında globalleştirdiği terörizmle görmüş olduk. Her güzelliğe yaptığı gibi değer bilmez insan gökyüzünün mavi barışını ve geleceğini de görmezden geldi. Sebebi belki pazarlık aşamasından sonucuna kadar izlenebilmesinden belki de çaresizliğe, kilometrelerce yükseklikte olma duygusunun eklenmesinden terörist saldırıların içerisinde en medyatiği uçak kaçırma olsa gerek. Tabi bu uçak kaçırmanın bir başka deyişle hava korsanlığının ufak da olsa bir geçmişi var.

Peru için pek övünülecek bir şey olmasa da tarihteki ilk uçak kaçırma vakası 1931 yılının şubat ayında birkaç Perulu tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu Perulular 17 yıl sonra 1948’de 4 Çinliye ilham kaynağı oluyor fakat Cathay Pacific uçağını kaçıran Çinliler derslerine pek iyi çalışmamış ki pilotları vurma gafletinde bulunup denize çakılma sonucundan kurtulamıyorlar. Son olayın kötü sonucunun etkisi var mıdır bilinmez? Bir diğer uçak kaçırma olayı 20 yıl sonra Arapların başının altından çıkıyor. Üç Arap İsrail’in El-Al havayollarına ait uçağını Roma’dan Cezayir’e kaçırıyor. Bu tarihten sonra Araplar arasında popülaritesi artan uçak kaçırma adeta İsraillilere karşı bir silah olarak kullanılıyor ve artık uçak kaçırma günlük olayların bir parçasıymış gibi karşılanıyor.

Uçak kaçırmanın “avantajı” hem kaçıran hem de kaçırılan için kısa olmasıdır. İyi ya da kötü birkaç saat içerisinde sonuca ulaşılabilir; Fakat tarihte bir tanesi var ki 16 gün sürerek rekor kırmıştır. 2 Lübnanlının kaçırdığı içinde 153 kişi olan TWA yolcu uçağı ancak 16 gün sonra Beyrut’ta bir kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır.

Pazarlıkla sonuçlanan olayların olduğu gibi müdahale edilen olaylar da vardır. Bunların en kanlısı 3 Filistinli korsanın kaçırdığı Mısır havayollarına ait uçakta olmuştur. Atina’dan Malta’ya kaçırılan uçağın korsanlarının gıda ve yakıt almak ıçın 5 kişiyi vurmaları üzerine Mısır komandolarının uçağa yaptığı baskın sonucu korsanlar dahil 59 kişi hayatını kaybederken bu baskın da tarihteki yerini en kanlı uçak baskını olarak almıştır. En başarılı baskınlar arasında ise Entebbe, Mogadişu ve Diyarbakır baskınları gösterilmektedir. Bu baskınlarda tüm yolcular sağ salım kurtarılmıştır.

Türkiye’deki hava korsanlığı tarihi Deniz Gezmiş’le başlar. 3 Mayıs 1972 de Ankara-İstanbul seferini yapan THY Boğaziçi uçağı 4 Türk korsanı tarafından Sofya’ya kaçırılır. Korsanların tek arzusu Deniz Gezmiş’in serbest bırakılmasıdır. Yerli uçak kaçırma olayları daha az olaylı olmakla birlikte özellikle son zamanlarda çiftlerin buluşması amacını taşımaktadır. Trabzon’da alı konmak istenen ve Atina’ya kaçırılan uçakların korsanlarının sebebi ise yurtdışına gidecek parayı bulamadıklarından sevgililerini görememeleriydi.

Hafızalardan kolay kolay silinmeyecek olan 11 Eylül saldırısı hava korsanlığında bir çığır açmıştır. New York Borsası’nın ve dünyanın bütün büyük finans kuruluşlarının merkezlerinin bulunduğu Wall Street yakınındaki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz gökdelenleri peş peşe intihar saldırılarına hedef oldu. İlk saldırı, Amerikan Havayolları’na bağlı bir Boeing 767 yolcu uçağının Los Angeles’a gitmek üzere Boston’dan sonra, Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz gökdelenlerinden birine çarpmasıyla gerçekleşti. Bu saldırıdan 18 dakika sonra, yine Amerikan Havayolları’na ait, Washington’dan Los Angeles’a hareket eden bir başka yolcu uçağı da, ikinci gökdelene çakıldı. Sonuç 3000’den fazla ölü, milyarlarca dolar zarar ve dizginlenemeyen savaşlar hava korsanlığının ağırlaşan faturasının sıcaklığı artık el yakmaya başladı.

Yüzyıllarca uçmayı hayal eden insanoğlu, elde etmenin de verdiği gururla hayallerini kana bulamaktan çekinmiyor ama verdiği zarar ve kayıp yine kendine dönüyor. Eskiden uçmayı kuşlara özgü olduğunu sanırken kanatlandırdığımız hayallerle bugünlere gelmişken biraz da barışı hayal etmenin zamanı geldi de geçiyor.

Bülent KEMAL